11 Mart 2010 Perşembe

Beylerbeyi'nin aynalısı...

İş hayatının hayatıma kattığı bir yer aynalı kahve, fırtınalı bir çekim günü sığındığımız bu mekanı bir de sivil hayatta ziyaret etmek istedim. Böylece güneşli ama buzzzzz gibi soğuk bir pazar sabahı erkenden Bootes'i de peşime takıp Beylerbeyi yoluna düştüm.

Minik bir yer Aynalı Kahve, dışarda 4-5 masa içeride de bir o kadar. Masaları kaldırıp koltuk kanape koysak evimizin salonu olabilecek gibi, büfesinin üstünde kitaplar, yanında duran kek, farklı yerlerden alınmış ufak tefek eşyalar. Siz bir yandan otururken bir yandan açık mutfakta çalışanları izliyor, keyifli müzikler eşliğinde muhabbet edip büfede duran kitapları inceliyorsunuz.

Tabii mekanın güzelliği bir yere kadar, bizim gibi yemek düşkünleri için iş yemeklerde bitiyor. Biz ortaya serpme kahvaltı ve kendimiz için de birer menemen ısmarladık. Serpme kahvaltının en güzel yanı reçelleriydi özellikle bademli reçel favorimiz. Menemenden de memnun kaldık.
Son olarak birer keyif kahvesi içtik. Bootes tercihini filtre kahveden yana kullandı, bense acıbadem aromalı latte denedim. Normalde aramolı kahvelerde bir yavanlık olur, ya aroma tadını alamam ya da fazla aramodan kahvenin tadı bozulur. Bu sefer tam ayarındaydı kahvem... Aromalardan bazılarını likör olarak da alabiliyorsunuz.. Bir sonraki sefer acıbadem likörlü latte deneyeceğim.
Beylerbeyine kadar gelmişken çengelköye doğru yürümemek olmaz dedik. İlk başta güzeller güzeli sahili parsellemiş evler yüzünden sahilin tadını çıkaramasak da çengelköye gelince İstanbulda alışık olmadığımız semt meydanı hali hoşumuza gitti. Meksika şapkaları satan bir şapkacı, yanında lüks şarküteri hemen yanında "herşey bir milyon" tadında bir mağaza.

Isırıcı köpek cinsi diye birşey olduğunu öğrendim gezimiz sırasında.Havlayıcı, kuyruk sallayıcı, yatıcı, satıcı, kullanıcı diye uzayan bir liste yok mu diye de merak ettik...

Dönmek üzereyken ara sokaklardan birinin pek hareketli olduğunu farkettik, meğer sokakağın ilersinde sahilin tam kenarında bir çay bahçesi varmış, devasa bir çınarın altından geçip deniz kenarında bir masa bulup çayımızı istedik.
İnanılmaz güzel bir manzara, salaş bir çay bahçesi, insanlar yol üstündeki çengel köy börekçisinden böreklerini alıp gelmişler ama isteyene çay bahçesinin menemen servisi de var, denemedik ama güzele benziyordu.
Yazın donmadan hayatta kalabildiğimiz bir gün yeniden gelmek üzere ayrıldık Çengelköyden...

1 yorum:

BooTeS dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.

Yorum Gönder

 
Bootes au lait. Design by Wpthemedesigner. Converted To Blogger Template By Anshul Tested by Blogger Templates.
Site Meter